By safakdirik | 18/09/2016 | 0 Comment
Adını hiç duydunuz mu bilmiyorum, şimdi sizlerle bir mareşalin kısa öz geçmişini paylaşayım.
1766 yılında Paris’te doğdu. 1779 da Fransiz ordusuna topcu birligine katilmasindan 3 yil sonra kolorduya gecti ve 1786 yilina gelindiginde ise artik survari birligindeydi. 1789 da Fransiz devriminin sonucu olarak baslayan Mesrutiyet donemi sonra erdiginde tarihler 1792i gosteriyordu ve Fransa’nin da icinde yeraldigi savasin patlak verdigi bu yil albay rutbesindeydi. Bu surecte orduda fayladali pekcok hizmetleri dolayisiyla 1793 de generallige yukselecekti. Mesrutiyet donemini takip eden Cumhuriyet Devri (1792-1795) Direktuvar Hukumeti (1795-1799) , Konsul Hukumeti (1799-1804) ve nihayetinde Napolyon doneminde genaral olarak hizmet etti. Fransa ve tum avrupa adina onemli gelismelerin oldugu Napolyon doneminde bircok savasta gorev aldi. Gorev aldigi tum savaslari tek tek yazmama gerek yok. Tarih bu generali nasil tanimladi derseniz: verilen tum gorevleri eksiksiz yapmaya calisan, bulundugu tum rutbelerde bulunmasi gerekli sure kadar kalip terfi zamani hakkinda olumsuz bir not da olmadigindan terfisini zamaninda alan ve nihayetinde – bulundugu zamanin kosullarinin da getirdigi avantajlari ile- maresal mevkiine kadar cikti.
1815 de Napolyon surgunden kacip ikinci kez iktidara geldiginde Fransa icin tekrar savas gunleri basliyordu. Napolyonun en favori generalı oldugunu soyleyemeye bılırız belkı ama elınde kalan sayili maresallerinden oldugu bır gercek. Tekrar ordusunun başına gecen Napolyon, Fransa’ya karsi birlesen ulkelerden once Prusya ordusunu yenilgiye ugratip dagitti. Ardindan Napolyon Britanya ordusunun uzerine yururken Prusya ordundan kalan birliklerin diger dusman ordulariyla birlesmesini engellemek icin bu kuvvetlerin takibini ve birlesmeyi yarma gorevini bu marasele verdi.
Ve tarihi Waterloo Savasi… Napolyonun kaybettigi, diger muttefik ulkelerden tam da zamaninda destek kuvvet de alan Ingiliz ordusunun Napolyonu durdurdugu, hatta onceki zaferlerindeki katkisi buyuk savas toplarini bile birakarak cekilmeye mecbur biraktigi o büyük Waterloo Savasi…
Savasi kazanan muttefiklerin Fransanin iclerine kadar hic bir direnisle karsilasmadan yurumesini engelleyen, kendisinden mislice fazla dusman kuvvetleri arasinda ordusunu zaiyat vermeden geri cekip hatta dagilan diger ordu birliklerini tekrar derleyip cok daha geride Fransa topraklarinda savunma hatti kuran kımdı peki? Yukarda kısa hayat hıkayesını verdıgımız mareşalimizdi.
Savas bir donemin sonuydu. Artik ne Napolyon ne de imparatorluk vardi. Peki bahsettigimiz maresal’e ne oldu? 1816 da Amerikaya gitti ve 1822 de ulkesine geri dondugunde General rutbesi tekrar verildi. İlerleyen yillarda Fransiz Senatosunda gorevler de aldi ve nihayetinde 1846 da bir cok savas gormus ve bir cogunda general olarak gorev yapmis kahramanimiz vefat etti.
Generalimizin adi Emanuelle de Grouchy. Ismini belki duydunuz belki ilk defa isitiyorsunuz. Tanimaniz cok onemli de degil; yukaridaki CV den az cok fikir sahibi olmussunuzdur sanirim.
İsinizi teslim edecegınız bırını ararken de boyle fikir sahibi olmuyor musunuz zaten? Firmaniza bir yonetici alacaksaniz -veya ordunuza bir general-, (bu ornegimizde ikisinin ayni sey oldugunu varsayiyorum) degerlendirilecek turde bir CV bence. Hatta ise almayi unutup, bu kisinin uzunca bir zamandir – hatta sirket kuruldugundan beri- sizinle calistigini dusunun. Unutmayin Fransiz devriminden sonra her donemi gormus, bizzat icinde yeralmis bir general var karsinizda. 1820lerde bu sekilde bahsedebılecegınız fazlaca general yoktu ortada.
Peki niye anlattim bu adami? Emanuelle de Grouchy’i ozel kilan baska ne var? Simdi bu komutanin tum hayatini degil de sadece 1 gununu anlatsam; Stefan Zweig’in eserinde “ bir ana sigan dunya tarihi” diye aktardigi gunu anlatsam mesela; hatta gunu de degil 1 dakikasini… 18 Haziran 1815 gunune gitsek, Waterloo ‘a donsek mesela.
Napolyonun kendisine Prusya kuvvetlerini takip etmesi ve Ingılız kuvvetlerı ıle bırlesmeden karsılaması emrini verdigi kahramanimiz bu kuvvetin izini kaybettigini dusunmeye basladigi bir sabah cadirindan duydugu top sesleri ile disari firlar. Kendisine birkac saat uzakta bir savasin basladigi nettir. Napolyonun dusman birlikleri ile karsilastigina da suphe yoktur. Grouchy’nin tum kurmaylari da bundan emindir ve Prusyanin takibinin birakilarak Napolyona destege gidilmesi gerektigi konusunda gorus bildirirler. Fakat Grouchy’nin elindeki tek emir Prusya kuvvetlerinin takibidir ve bu emir yine Napolyon tarafindan verilmistir. Insiyatif almaz, kendisine cok yakin olsa da destek icin yonunu degistirmez. Peki insiyatif alsa savasin gidisati ne kadar degisirdi? Tum tarihcilerin uzerinde hem fikir olacagi sayili olaydan biridir Waterloo savasi; Grouchy yonunu degistirse Napolyon kazanacakti. Kafa kafaya giden savasin seyrini ingilizlerin yardima yetisebilen Prusya kuvvetleri degistirmistir. Grouchy yonunu degistirse bu kuvvetten saatler once Waterloo da olacakti. Ve bugun avrupa da belki de farkli bir tarih konusuyor olacaktik. Waterloo dan sonra neler oldugunu hepimiz biliyoruz. Hepimiz Napolyonu taniyoruz , onun hakkinda cok sey yazan tarih Grouchy hakkinda biraz sessiz kaldi.
Grouchy i yargilamak haddim degil elbette. Ama Grouchy ornegi bana yil sonu hedeflerini surekli tutturan, gorev tanimindaki herseyi yapan (ne eksik ne fazla) yukselmesi normalin uzerindeki basarilarindan degil, bulundugu yerde calisma suresine bagli olarak gerceklesmis yoneticileri hatirlatir genelde.
Ha bir de durust olmak gerekirse Grouchy bu insiyatif almis olsa ve savasin gidisatini degistirse tarih kendisinden ne kadar bahsederdi onu kestirmek de zor. Ama kesin olan Napolyonun gozunde visyon sahibi, buyuk resmi okuyup gerektiginde hamle yapmaktan cekinmeyen iyi bir lider olarak kalir ve Avrupa’nin yukselen Fransa’sinda yerini alirdi. Fakat bir konuyu daha netlestirmek gerekir ki, Napolyonun verdigi emre karsi gelmenin ne demek oldugunu, daha once emrine karsi gelinen Napolyonun ne tepkiler verdigini bilen genarelimizin aksi emir gelene kadar ilk emre sadik kalmasini anlamaya da calisabiliriz belki. Yani proaktif yoneticiler biraz da buna izin veren liderler altinda yetisiyor sanki ( ama bu baska bir yazinin konusu)
Eskiden birlikte calistigim bir yoneticim “ birinin sadece kendinden istenenini yapmasi, basari degildir ; sadece onun ortalama oldugunu gosterir” derdi. Bu arada “ortalama” olmak da ayiplanacak birsey degıl: yanlis anlasilmasin. Genelde ayiplanan kendini ortalamanin cok uzerinde goren ortalama’lardir.
Tanik oldugum kadariyla, son yillarda ise alimlarda adayin oz gecmis inden fazla kisilik ozelliklerini anlamaya daha fazla gayret ediliyor. (o odaya girmek icin once iyi bir CV sart tabi , soylemeye calistigim o degil ama sirket ici terfilerde kesinlikle proaktif calisanlar hep birkac adim onde oldugunu gozum kapali soyleyebilirim)
“Bana soylenen herseyi yapiyorum, daha ne bekliyor ki bu sirket benden, yillarimi verdim hala ayni yerdeyim” demeden once sirketin sizden gercekten ne bekledigini bir kez daha dusunun derim. Zira Fransa nin Grouchy den beklentisi uzun yillari degil; 1 dk si idi.
Son olarak madem askerlikten konu acildi :
Yarbay olmasina ragmen kendisine tumen teslim edilmis ve cephe komutani Maresal tarafindan cephe gerisinde yedek kuvvet olarak beklemesi emredilen ama savasin gidisatini ve dusman kuvvetlerinin manevrasini iyi okuyup, ordusu adina olusan riski gorup, yonettigi tumeni emir beklemeden Anafartalara suren, emri beklerken kaybedecegi birkac saatte yenilgiyle sonuclanacak savasi tersine cevirip destan yazan buyuk lideri de saygiyla aniyorum
SAFAK DIRIK